Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları

1 Temmuz 2016

2 sene önce sadece hayallerimde ve web sitelerinde önümde duran yurtdışı hayalimin içindeydim artık. Kuala Lumpur’a inmiştik. Bagajımızı aldık, pasaport kontrolünden geçtik ve çıkmak üzereydik. Abimi görünce güldük, sarıldık birbirimize. Sonra dışarı çıktık Allah Allah o nasıl hava öyle. Yanıyoruz cayır cayır bildiğiniz. Haşa cehennemin fragmanımıydı bu hava? Ben hayatımda böyle sıcak görmedim. Neyse ki araba vardı bizi almaya gelen abi arabayla geldi. Arabaya bindik klima açıktı, serinledik kendimize geldik. Babama ters tabii bu hava, lan dedi bu nasıl memleket diye bir söylendi...

2 Temmuz 2016

Artık buradayız kalacağımız evdeydik. Biz ne için gelmiştik buraya, gezmek için elbette. E hadi gidelim o zaman. İlk günümüzde Malezya’nın idari başkenti Putrajaya’ya gittik. Parlamento, yönetim her şey oraya taşınacakmış bu yüzden binalar da yeni, çok güzel mimariler gördük. Biz oruçluyuz tabii lanet bir sıcak var, hava 25-30 derece ama nemden ötürü hissedilen 45-50 derece yeminle.

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları
bendeki fotoğraflar bozuk bilgisayarımda olduğu için internetten aldım.

3 Temmuz 2016

Kuala Lumpur’a gelmişiz, burada kalıyoruz ama ilk günden başka yere gittik ne şekiliz biz he, diye somasın bize bu şehir. Gelmişken burayı da gezecektik tabii. İnternette gördüğüm o KLCC (Kuala Lumpur City Centre)’ye adımımı atmıştım. O fotoğraflardaki Twin Towers (İkiz Kuleler) karşımdaydı artık. Gün gelir elbet hayalleriniz gerçeğe dönüşür. Hadi be demeyin oldu, oluyor. Kuala Lumpur’u zaten tek gezdiğimde anlatmıştım isterseniz buyurun detaylı bir şekilde bakın Gezi Günlüğü: Kuala Lumpur

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları

4 Temmuz 2016


Haftanın ilk günü Pazartesi uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Babam, abim, ben ve 2 Türk abi daha. Abilerden birinin arabası var arabaya atladık çıktık yollara. Rotamız Kuala Lumpur-Kuantan-Terengganu-Kelantan-Tayland… Malezya’nın Doğu kısmına doğru gidiyorduk hava sıcak, arabadaki klima olmasa ölünür oralarda. Yollardaki güzellik her yer orman, dev gibi ağaçlar, her yer yeşil başka bir şey yok yolda. Zaten Malezya’da şehirler ormana kuruludur. Yol bitmiyor gibiydi sıcakta, boş boş ilerliyoruz, gördüğümüz şeyler yol boyu aynıydı. Camileri çok efsane ama, acayip güzelliğe sahipler, bakın hatta 
Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları
Kristal Camii - Kuala Terengganu

5-6 Temmuz 2016

O günün iftarını Kelantan’da abimlerin bir Malay arkadaşının evinde yaptık. Malay bir ailenin evine misafir olduk yani. Yemekleri ya çok tatlı ya da çok acıdır. Pirinç olmazsa olmazlarıdır. Ama pirinçleri tuzsuz bizimkine göre, pek fark yoktur. Bizde su neyse onlar için de pirinç öyledir genelde. O gece Kelantan’da bir stay home’da kaldık zaten köy gibi bir yerdi orası. Stay home diyorum ama köy yeri, orman etrafı, temiz bir yer felan değildi. Duş alma işimizi onlarda klozetin yanında ayrı bir musluk vardır onunla hallettik yani…

Bugün de Tayland’a geçmek için çıktık yola zaten Kelantan Tayland sınırına çok yakındı. Abimin arkadaşını da aldık yanımıza beraberce immigration’a girdik. Tabii Türklere özel ayrımcılık olduğu için içeri aldılar bizi. Özel muamele bize… Allah’tan oradaki şef çok iyi bir insandı. Bizle sohbet etti, tebessümü eksik olmadı adamın. Biz bu esnada parmak izimizi veriyorduk, adamlar da fotoğrafımızı çekiyorlardı. İşimizi hallettikten sonra Tayland’a girdik. Artık Tayland topraklarındaydık. Tayland’ın güneyinde genellikle Müslüman insanlar vardı. Tak Bai adında bir yer daha vardı orada da abimlerin tanıdığı vardı Şerif abi. Adam bizi o kadar güzel misafir etti ki anlatamam. O günün akşamında da o iftar verdi bize. Tabii ben bugün oruç tutmamıştım ama -Allah affetsin-.  Ailesinin bir kısmını toplamış bizde bir masaya oturduk yemeklerimizi yedik. Masada çok garip çorbaları vardı, balık vardı, bizim salatalarımıza benzer salata vardı, bir de garip bir börek vardı, içinde soğan gibi bir sebze vardı ben o içindekini yok sayarak yedim ama güzeldi açıkçası. Yiyecek bir şey yok yiyeceksin mecbur. Hem farklı tatlar tatmış olduk. Şerif abi bize bir de otel buldu. Arife Günü’nde orada kaldık. Orada bayram bir gün sonraydı Türkiye’ye göre. Burada tarihleri tam olarak hatırlamadığım için 2 günü birlikte yazıyorum.

Bayram namazını ise Tak Bai’de kılmıştık. Oranın halkı ile iç içeydik. Herkes bize farklı gözle, tebessümle bakıyordu. Namaz için bir halı saha hazırlanmış, orada eda etmiştik. Namazdan sonra bayramlaşma faslı var. İnsanlar bizim yanımıza gelip sarılıyorlar, selfie çekmek istiyorlar. Hayatımda ilk defa tanımadığım biri selfie çekmek istiyordu benle, dedim ne oluyor. İnsanlar o kadar sıcaktı ki harbiden dedim asıl Müslüman bunlar aga. Orta Doğu’dakiler fıs. Bayramlaşma faslından sonra orada yiyecek bir şeyler dağıtılıyordu. Bizdeki uzun makarnadan vardı tadı o kadar garipti ki hiç beğenmedim, çok tatlı bir şeydi. Şerbetleri var ne tatlı ne tatlı insan içemiyor. Bende dondurma yiyebildim ancak orada, yiyebileceğim pek bir şey yoktu. Kaç kişi bizi evine davet etmişti ama bizim pek zamanımız olmadığı için reddetmek zorunda kaldık çoğunu. Bir kişiye de sözümüz vardı zaten. Tak Bai’de tanınan bir hocanın evine misafirliğe gittik. Orada içecek, hurma gibi bir şey ikram etti bizlere. O ziyaretimizden sonra yola koyulduk yine. Gideceğimiz yer Pattani idi. 

Krue Se Masjid / Pattani

Pattani’de de Müslüman insanlar çoğunluktu. Orada bulunan bir camiye gittik. Gençlerin kız olsun erkek olsun hepsi süslenmişler gelmişler caminin bahçesinde birbirleriyle muhabbet ediyorlardı. Çok değişik tipler de vardı yumuşak tabirini kullanayım siz anlayın o cins insanlar da vardı. Hele bazılarını kız mı erkek mi ayırt edemiyorsun. Camii’nin içine girmeden etrafa bakınıyordum öylece baktım önümde birkaç kişi gizlice selfie ile beni çekmeye çalışıyor güldüm, poz verdim beni fark etti biraz mahçup olmuş gibi oldu, tamam çekinelim bir daha dedim. Telefonunu arkadaşına verdi, yanıma geldi bir fotoğraf daha çekildik. Böyle insanlar beni mutlu ediyordu. Bulunduğumuz camii ise 2011’de içerisinde cemaat varken Tayland hükümeti tarafından bombalanmıştır ve bu yüzden kırık dökük bir camidir. Hatta şöyle diyeyim Tayland’ın güney kısmında yaklaşık her 100 metrede bir polis kontrolü var, insanlar genellikle motor kullanır ulaşım için ve kask takmak yasaktır. Herkesin yüzü görünmek zorundadır. Buna istinaden bizim ülkemizde özgür değiliz diyen varsa 2 kere düşünsün cümlesindeki saçmalığı. O günde bitirdik Pattani’yi, akşam oldu ve Pattani Hotel’e gittik. Baya lüks bir hoteldi. Büyük felan hoşuma gitmişti. Çok lüks olmasına rağmen fiyatı Türkiye’ye çok çok ucuzdu. Yanlış hatırlamıyorsam iki kişilik bir oda 80 TL’ye denk geliyordu. O gece sabah 10-11’e kadar güzelce uyuduk. 

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları
Pattani Hotel'in asansöründen
7 Temmuz 2016

İşte en sevdiğim zamanlardan biri. Sıradaki istikametimiz Langkawi Adası’ydı. Bazı websitelerde, kataloglarda çokça reklamı olan bir adaydı. Ama Malezya’ya gelmeden internetten şunu da okumuştum, Malezya’nın adalarının çok iyi reklamı yapılıyor o reklamlarda gördüklerinizi bekleyerek gitmeyin, aklınızda bulunsun. Tarzı bir cümleyi okuyupta gitmiştim. Bunu göz ardı etmiyordum elbet. Hotel’den çıkışımızı yapıp yola çıktık. Ama önce bir markete gidip kahvaltılık bir şeyler aldık, marketin civarında oturacak bir yer bulup oturduk yaptık kahvaltımızı ardından yolumuza çıktık.


 Yaklaşık 150 km güneybatıya doğru bir başka Tayland-Malezya sınır kapısına geldik. Of of sırayı görseniz bi. Yok böyle bir sıra. Hava zaten sıcak, bu kadar bekleyiş hiç eğlenceli değil. O kadar uzun kuyruk var ki bir arabaya biniyoruz bir iniyoruz. Zaman geçmek bilmiyordu ama geçti yavaş yavaş yaklaşıyorduk kapıdan geçmeye. Kaynak yapan, yaptıranlar var. Adamlar motorla geliyor rüşveti alıp o arabayı arkasına takıyor onu kapalı olan kapıdan geçirtiyor. Yok böyle edepsizlik. Biz kapıya yaklaştıkça Burak abi var, o dedi yeter artık sabahtan beri bekliyoruz ben bunları geçirtmem abi dedi, bende arkasından gittim arabanın önünde durdum ben kaynak yapanların önüne. Adam Çinliydi, korna çalmıyordu, beni de ezmiyordu bizim araba gelene kadar bekledim geçirmedim onları.


 Sıra bize gelince yine bir özel muamele, içeri aldılar sonra geçtik işte sınırdan tekrardan Malezya topraklarındaydık. Doğu’sundan çıkmıştık, Batı’sından girdik. Sınırı geçer geçmez yağmur başlamaz mı bir de. Tam oldu bu. Okyanusa kıyısı olan Perlis’e geldik ama akşam olduğu için adaya sefer kalmamıştı. O gece Perlis’te kalacaktık. Acıkmıştık doğal olarak ne var ne yesek diye bakınırken gördük ki KFC vardı orada. Hadi gidelim başka yiyeceğimiz pek bir şey yoktu. 45 yaşındaki babam hayatında hiç fast food restaurant’ına gitmemiş adam o gün mecburen gitmişti. Eee her şeyin bir ilki olacak dimi. O gece zar zor bir hotel bulduk dört dolaştık Perlis’i, otel bulmak için. Derhal girdik odaya 4 kişilik bir oda kiralamıştık. 5 kişi yattık.

8 Temmuz 2016

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları 
Sabahın ilk saatlerinde otelde duşumuzu alıp derhal sahile gidip adaya gitmek için vapur bileti aldık. Vakit çok geçmeden vapura bindik. Vapurları o kadar kötü ki hizmet sektörü sıfır diyebilirim. Mülteci vapuru gibi aynı. Adaya geçmek 1 saat kadar sürdü. Artık adaya indik. Hayaldi, gerçek oldu. Langkawi’nin simgesi olan kahverengi kartal heykeline gittik, biraz etrafta takıldıktan sonra motor kiralamaya gittik. 3 motor kiraladık 5 kişiyiz biz. Atladık motorlara Chenang Beach’e doğru yola koyulduk telefondan maps’e bakıpta yol alıyoruz tabii. Yoksa Allah’ın Langkawi’sini nerden bilelim… Abimin okulundan oda arkadaşları bizden 2 hafta önce gelmişler buraya arkadaşı önermiş bu sahili ve arkadaşının önerdiği bir de otel vardı ama oteli bulamadık ilk başta. Onunla uğraşmayalım dedik önce karnımızı doyuralım. Yakınlarda büyük bir Mc’Donalds varmış oraya gittik, karnımızı doyurduk. Ardından valizlerle çantalarla oteli bulduk sonunda. Odaya yerleştik, kendimize geldik biraz. Odanın konumu harikaydı, yer de çok güzeldi zaten. Odadan deniz harika görünüyordu.




Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları
Deniz mi diyeyim okyanus mu diyeyim. Ben deniz demek istiyorum ama siz okyanus anlayın. Şortlarımızı giydik yallah denize doğru. Girdik denize birazcık takıldık denizde. Sonra sahil kenarında yürüyüş yaptım güneşin altında. O gün fena yandım ama, baya kırmızılaşmıştım. Yazın zaten sadece o gün kızardım başka kızarmadım. Akşam olmadan motorlara bindik adanın komplesini turladık yaklaşık 30 km vardı heralde. Baya keyifliydi. Sky Bridge’e o gün çıkmayı düşünüyorduk ama çok kalabalıktı bilet yoktu yakın saatlere, biz de bu yüzden ertesi gün gelmeye karar verdik. Otele geldik biraz dinlendik, akşam yemeği için de orada bulunan deniz ürünleri satan bir restaurant’a girdik. Hepimiz uzun makarnalar var onlardan söyledik bir de ortaya 2 tane ıstakoz söyledik. Tadı güzeldi, tavsiye ederim. O günde hayatımda ilkleri yaşıyordum, hayallerim gerçekleşiyordu.


Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları


9 Temmuz 2016


İnternette sürekli karşılaştığım Sky Bridge’e gitme zamanı gelmişti. Heyecan vardı çünkü kesinlikle gidecektik bugün. Hayranlıkla baktığım fotoğraftaki yerin fotoğrafını ben çekecektim bugün. Kahvaltımızı subway’de yaptıktan sonra motorlara bindik ve yola koyulduk. Tesis mi diyeyim ne diyeyim. Eğlenceli yerlerin olduğu yere vardık Sky Bridge’e çıkan teleferikte oradaydı. Bilet aldık Sky Bridge için. Zamanımız vardı daha, bu süre zarfında orada bulunan mağazaları gezdik biraz. Sonra oturduk öyle o kalabalığın içinde, sıranın bize gelmesini bekliyorduk. Zaman geçti artık sıra bizdeydi. Teleferiğe bindik. Gittikçe yükseliyorduk. Adamlar nerelere neler yapmış. Gökyüzüne köprü yapmış adamlar, koskocaman teleferikti çok yüksek yere gittik. Baya yüksekti, teleferik düşse garantisi yok ama söyleyeyim. Allah’a emanet gidiyorsunuz teleferikle. Anca vardık tepeye. Yolumuz uzundu. Langkawi’nin manzarası ayağımızdaydı. Okyanusun yeşil-mavi karışımı rengi muazzam gözüküyordu. Orman vardı altımızda. Biz en yukardaydık. Bol bol fotoğraf çekildik, anın tadını çıkarmaya çalıştık. 

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları

Orada fotoğraf çekilirken bir adam fark ettim. Tanıdık geldi, tanıyordum bir yerden. İyice baktıktan sonra 3-4 ay önce Sultanahmet’te arkadaşımın ödevi için röportaj yaptığımız adam olduğunu fark ettim. Gittim yanına mükemmel (!) İngilizcemi kullanarak anlattım durumu. Eşini çağırdı yanına abla bana bakınca beni tanıdı gülümsedi. Adam da tanıdı sonra. Vay be dünya küçükmüş tarzı cümlelerden sonra ayrıldık, iyi gezmeler felan. Sonra dedim kendime bir selfie yap insanlarla, gittim yanlarına pardon bir selfie çekebilir miyim dedikten sonra bir de selfie çektim anı olsun diye. Çok tatlılardı bu Alman çift, yolları açık olsun…

Biterken İkibin Onaltı/Tayland-Malezya Anıları

Zirvenin doruklarındaydık artık. Manzaralara doyduk, güzelliğe doyduk o gün. Dönme vakti geldi çattı artık. Otele doğru geldik. Akşam 7 civarındaydı son vapur. Yaklaşık 1 saat sonra vardık Perlis’e. Direk arabaya binip yola çıktık hiç vakit kaybetmeden. Ama yolda nasıl trafik var anlatamam size. İstanbul’u 1 gram bile aramadık o gece. Yolculuk lanetti. Millet bayram dönüşündeydi bu yüzden kalabalık. Perlis’ten Kuala Lumpur’a yaklaşık 12 saatte vardık. Normalde 6 saatlik yol… Sağ salim varmaktı tabi önemli olan, kanaatkar olmasını da bilelim.


Yorumlar

  1. yorucu ama eğlenceli olmuş :)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, blogunuzun içeriği gerçekten çok güzel. Fakat, kullandığınız tema eski tasarım olduğundan Google arama sonuçlarında hak ettiğiniz yere sahip olma şansınız çok az.

    Eğer, blogunuzdaki temayı değiştirmek ve yerine adsense, mobil ve seo uyumlu Blogger teması kullanmak istiyorsanız www.portalblogger.com adresini ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler güzel yorumunuz için..
      Bu konuda biraz kötüyüm ama bir kez daha denemeyi yapıcam :)

      Sil
  3. harika bir gezi olmuş, gençliğimde bir benzerini yapmıştım 8 günlük. Bize de bekleriz
    http://hedefbodrum.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  4. Bu bölümünü daha çok beğendim. Git gide yazılarınız daha güzel hale geliyor. İyi günler dilerim :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar